*** ANNE - BABA - ÇOCUK EĞİTİMİ ÜZERİNE ... ***

Bu bölüme çocuğunuzun eğitimine destek olacağınız yazılar yayımlayacağım...

 

 OKUL ÖNCESİ EĞİTİM 


OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ÖNEMİ:  
                                                           
       Okul öncesi eğitim olarak adlandırılabilecek ilk kurum, çocuklar için oyunun en önemli eğitim aracı olduğunu ileri süren pedagog Freidrich Wilhelm Froebel tarafından 1816 yılında kurulmuştur. 20. yüzyıla gelindiğinde ise okul öncesi eğitim döneminin çocukların gelişim özellikleri ve eğitim ihtiyaçları açısından çok önemli bir dönem olduğunun farkına varılmış ve çocuğun geleceğini belirlemedeki etkisinin önemi anlaşılmıştır.
      Günümüzde ise bilimsel olarak okul öncesi eğitimin başlaması gereken yaş aralığı 3 - 6 olarak belirlenmiştir. Türkiye'de okul öncesi eğitim ihtiyacı kadınların çalışma hayatında daha çok yer edinmeye başlaması ile ortaya çıkmış, ailelerin bilinç düzeylerinin artmasına paralel olarak da ilgi artmıştır. Bunun yanı sıra anne baba eğitimi çalışmaları ile de anne babaların bilinç düzeylerinin de yükseltilmesine çalışılmaktadır.
      Çocukların zihinsel ve kişilik gelişiminin %70 i, 0-6 yaş arasında tamamlanmaktadır. Çocuğun temel bilgi, beceri ve alışkanlıklarının bu erken dönemde kazanılması, zihinsel yeteneklerinin hızlı bir biçimde gelişip biçimlenmesi ve gelişimine ait ilk temellerin bu dönemde atılması nedeniyle 0-6 yaş dönemi büyük öneme sahiptir.
     İnsan yaşamında bu kadar önemli bir yeri olan bu dönemin en iyi biçimde değerlendirilmesi, nitelikli bir okul öncesi eğitimle gerçekleşebilir. Bu nedenle, okul öncesi eğitimin kalitesini artırmak, en etkin biçimde düzenlemek ve tüm yaş grubuna hizmet edecek biçimde yaygınlaştırmak çok önemlidir.
     Bu nedenle, Okul Öncesi Eğitimi Genel Müdürlüğü üzerine düşen görevleri, ülke çocuklarının ve ailelerin menfaatleri doğrultusunda programlar geliştirerek, projeler hazırlayarak, eğitici materyaller geliştirerek ve periyodik olarak öğretmen eğitimi yaparak yerine getirmektedir.
                    (Anne baba için çocuk eğitimi bloğundan alıntıdır...)

..................................................................................................................

ÖĞRETMEN - ÇOCUK İLİŞKİSİ
      Okul öncesi eğitiminde kaliteyi belirleyen en önemli faktörlerden biri öğretmen- çocuk ilişkisinin tarzıdır. Çocukların sağlıklı gelişimleri; okulda kendileri ile ilgilenen, ihtiyaçlarını zamanında ve uygun bir şekilde karşılayan öğretmenlerine bağlıdır. Bu göstergeler öğretmenin sınıf yönetimi, iletişim ve uygulama sürecine ilişkin yeterliliklerine yöneliktir.
Veliler daha okula ilk ziyaretlerinde bu ilişkiye ilişkin bazı sinyalleri alabilirler.
Bunlar:
*     Öğretmen çoğu zaman çocukların yanında.
*     Neşeli çocukların sesleri duyuluyor.
*     Çocukları seviyor ve onlarla olmaktan mutlu görünüyor. Her çocuğa sıcaklık/yakınlık ve saygı gösteriyor.
*     Konuşurken onlar ile aynı seviyeye iniyor.
*     Çocukların sorularını cevaplıyor.
*     Bazı göstergeleri ise ilk ziyaretler sırasında gözlemleyebilmek zor olsa da zaman içerisinde çocuk ile yapılan sohbetlerde, okul ziyaretlerinde, öğretmen/ müdür görüşmelerinde, gelişim raporlarında, haftalık bültenlerde vb. farklı şekillerinde bilgi edinebilirler.
Bunlar;
•      Çocuklar ile teke tek de zaman geçiriyor
•      Çocukların yiyecek, dinlenme, tuvalet, yalnız kalma ihtiyaçlarını dikkate alıyor.
•      Net, tutarlı kurallar ve sınırlar koyuyor. Bunları çocuklar ile birlikte koyuyor.
•      Çocukları sosyal beceriler edinmelerine- sıra olmak, yardımlaşmak, başkaların duygularını anlamak vb. yardımcı oluyor
•      Soru sormalarını, problemlerini dile getirmelerini, fikirlerini söylemelerini, öneri getirmelerini destekliyor.
•      Birbirlerine zarar vermelerini önlemeye çalışıyor. Kızgınlıklarını doğru yol ile ifade etme fırsatı tanıyor.
•     Olumlu disiplin yöntemlerini kullanıyor. Ceza vermiyor.
•      Çocukların etraflarındaki dünyaya olan ilgilerine dikkat ediyor.

                                (Benim Yuvam sitesinden alıntıdır...)
.........................................................................................................

   
ÇOCUK YETİŞTİRİRKEN İHTİYACINIZ OLACAK
                             13 ALTIN KURAL:
1-  Beni şımartmayın. Her istediğim şeyi elde edemeyeceğimi                                              biliyorum....        Sadece sizi deniyorum.
2-  Bana tatlı - sert davranmaktan çekinmeyin.                                                                              
Bunu tercih ederim bu benim kendimi daha güvenli hissetmemi sağlar.
3-  Benim kötü huylar edinmemi engelleyin.                                                                             Bunların erkenden ortaya çıkarılmasında ve önlenmesinde                                                         size güveniyorum.
4-   Benim yanlışlarımı başkalarının önünde söylemeyin.                                                        Benimle yalnız konuşursanız söylediklerinizi daha iyi anlarım.
5-  Sizden nefret ettiğimi söylediğimde üzülmeyin.                                                                  Aslında sizden değil beni engelleme gücünüzden nefret ediyorum.
6-  Herhangi bir şeyin sonucunda beni kurtarmayın.                                                                                                                                   Bazen acı veren bir çok şeyi bu yolla öğrenirim.
7-  Benim küçük hastalıklarımı büyütmeyin. Bunları yenebilecek güçteyim.
8-  Düşüncesizce yerine getiremeyeceğiniz şeyleri yapacağınıza şeyler                           hakkındasöz vermeyin. Bu sözler yerine getirilmediğinde 
çok kırıldığımı  
unutmayın.
9-  Kendimi istediğim kadar iyi anlatamadığımı unutmayın.                                                      
Benimde ara sıra yanlışlarım çıkar.
10-  Dürüstlüğümü fazla zorlamayın.
Kolayca korkup yalan söyleyebilirim.
11-  Tutarsız olmayın.                                                                                                                                             
Bu benim kafamı iyice karıştırır ve size olan güvenimi sarsar.
12-  Benden özür dilemeyecek kadar gururlu olmayın.                                                                        Bazen içten bir özür beni size çok yakınlaştırabilir.
13-  Unutmayın ki...  büyümek için sizin çok ve anlayışlı sevginize muhtacım,                              
 
Ama bunu size söylemem gerekmez değil mi?
Şunu unutmayın,                                                                                                                                        Ben de sizi sizin beni sevdiğinizden                                                                                                                                        daha çok seviyorum...
Çünkü!............


                                                     Neslihan Gürevin
                                                Nesil Yuva / Ankara
                              

                    (Benim Yuvam sitesinden alıntıdır...)
........................................................................................................


AİLENİN KİŞİLİK GELİŞİMİ ÜZERİNDE ETKİLERİ:

Olumlu olumsuz anne baba tutumları ve çocuğa etkileri:
1) Baskıcı ve kabul edici tutum:
Bu tür anne babalar çocuğun sosyal yaşantısını kontrol altına alırlar.
Oyun arkadaşlarına ve seçimlerine hep müdahale ederler. Bu tür çocuklarda;
· Gelişim geriliği
· Uyumsuzluk
· Anne babaya aşırı bağımlılık
· Aşağılık duygusu
· Korkular oluşur.
Kimi hırslı anne baba çocukların yetersizliklerini hoş görmezler.
Yeteneklerini ve kapasitelerini zorlamaya çalışırlar.
Yetenek ve kapasitelerinin üzerinde başarı beklerler.
Bu durumda çocuklar aşırı gayretli ve hırslı olurlar.
Küçük başarısızlıklar altında ezilirler.
Bu durumda yine aşağılık duyguları ve başarısızlık korkuları oluşur.

2) Baskıcı ve reddedici tutum:
Bu tür anne baba ilgisiz, sevgisiz, dayak atma suretiyle reddedici tutum içine girerler.
Çocuğa bağımsızlık vermezler. Aşırı yasaklar koyarlar ve
aşırı koruyucu davranışlarda bulunurlar.
Buna karşılık çocuklarda:
· Hırsızlık
· Yalancılık
· Utangaçlık gibi durumlar görülebilir.

3) Reddedici tutum:
Bu tür anne baba çocuklarına karşı ilgisiz ve ihmalkardırlar.
Gevşek ve tutarsız disiplin uygularlar. Çocuklarını kendi hallerine bırakırlar.
Bu durumda çocuklarda:
· Otoriteye karşı gelmek
· Kötü ve olumsuz davranışlarda bulunma gibi dikkati çekmeye
yönelik davranışlar görülür.

4) Tabii ve kabul edici tutum:
Bu tür davranışlarda bulunan anne baba çocuklarının olmayacak
 isteklerini kabul ederler. Çocuklarının kusurlarını görmezden gelirler.
Başarılarını sürekli överler. Kısacası çocuklarını şımartırlar.
                          
              (Anne baba eğitim sitesinden alıntıdır.)
..................................................................................

(Benim okuduğumda çok beğendiğim ve  ***farkında olmadan benim yaşam felsefesi olarak edinmiş olduğum bazı gerçeklerimden oluşan***  bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum...) 

ÖĞRET ONA;

Öğret ona;

     Arkadaşımın kızı bir yaşına gelmişti, 'Sen eğitimcisin, neler öğretmem gerekiyor, bazen kendimi çok çaresiz hissediyorum' dedi. Sorusu kolaydı ama yanıtı zordu, akıl vermesi basitti ama uygulaması karmaşıktı, anlatmaya başladım:

     Annelik uzun zaman alan ve günün yirmi dört saati devam eden adı 'insan yetiştirmek' olan bir iş. Bir kere bilmelisin ki, zaman alacak. Neye zaman harcarsan onun karşılığını alırsın. İşine zaman harcarsan işinden, eşine zaman harcarsan eşinden, çocuğuna zaman ayırırsan da ondan karşılığını alırsın. Yapabiliyorsan gözyaşlarını tutmamasını öğret, acı çekmeden olgunlaşamayacağını... Kıskanmamayı öğret ona, arkadaşının başarısından mutlu olmayı, birlikte sevinçleri paylaşmayı, içinden 'neden ben değil de o?' demeden...

     Kazanmaktan mutluluk duyup içine sindirmeyi, ama aynı zamanda kaybetmeyi öğrenmesini. Çünkü bir adım sonrasında görünüşte galip olanları gösterecek hayat ona. Her şeyin bir sonu olduğunu öğret. Sahip olduğu bütün değerlerin bir gün keyif vermeyebileceğini, kazanılan ve harcananın bir sonu olduğunu, gidilen yerlerin zamanla bıkkınlık verebileceğini, her şeyi tüketebileceğini, tüketemeyeceği tek şeyin bilgi olduğunu öğret. Kitaplardan keyif almasını, ders çalışmak istemiyorsa zorlanmamasını, ama okumayı sevmesini öğret ona. Elbet er ya da geç alacaksın biliyorum, ama mümkün olduğunca geç al ona bilgisayarı. Ona kendisi ile kalacağı sakin zamanlar ver, sıkılmayı öğret ona, sıkılıp ta kendini yönlendirmeyi bulmasını.

     Doğaya götür onu, hayvanlardan korkmaması gerektiğini öğret. Arıların bizi sokmasından çok, nasıl bal yaptığını anlat. Doğanın kendi içindeki gizemini bulmasına yardımcı ol, yağmurdan sonraki toprak kokusundan keyif almasını sağla.

     Şartlar çok zor olsa da yalan söylememesi gerektiğini öğret ona. Kazandığı elli milyonun piyangodan çıkan beş yüz milyardan çok daha keyifli olduğunu öğret. Alın terine saygıyı öğret ona.

     Aşk acısı çekmenin hiç âşık olmamaktan daha güzel bir duygu olduğunu öğret. Kendi doğruları üzerinden kimsenin onu yargılamasına izin vermemesi gerektiğini öğret, başkalarını da kendi doğruları üzerinden yargılamamayı... Bunun başkalarını dinlememek olduğunu değil, söylenenleri kendi eleğinden geçirmesi gerektiğini öğret. Kendi fikirlerine inanmanın güzelliklerini anlat.

     Hayatı sorgulamayı öğret ona... Bilginin en büyük güç olduğunu öğret. Yapabilirse bunu en büyük fiyata satmasını, ama kalbini ve ruhunu kendisine saklaması gerektiğini öğret. Haklı olduğu konuda sonuna kadar diretmesini öğret ve haklıyken dik durmasını.

    Günün birinde yaptıkları değil yapmadıkları için pişmanlık duyabileceğini öğret. Basit yaşaması gerektiğini öğret ona, çay içmekten keyif almayı... 'İstemiyorum', 'hayır' demeyi öğret ona, istediğinde ise 'istiyorum' demeyi, Sevdiğinde ise 'seni seviyorum' diyebilmeyi öğret ona. Bir kot pantolon ve tişörtle üniversiteyi bitirmeyi öğret ona. Temiz kokmasını...

     Sorgusuz sevmeyi... El yazısı ile notlar yazmayı... Lafı dolandırmamayı... Sevdiklerinin hiç bir zaman çantada keklik olmadığını, dostluğa yatırım yapması gerektiğini, kıymetini bilmeyenlerden uzaklaşmasını öğret ona. Müziği sevmesini, sporla barışık yaşamasını, İşlerin hiçbir zaman bitmediğini söyle ona, en yoğun zamanda bile kendine vakit ayırması gerektiğini öğret... Ama en çok da kendini sevmesini öğret... Kendini sevmezse kimsenin onu sevmeyeceğini... Kendine çiçek almazsa kimseden çiçek beklememesi gerektiğini... Kendine özenli yemekler yapıp sofralar kurmazsa kimsenin onun için yemek hazırlamayacağını...

         Hayatta her şeyden çok kendisinin önemli olduğunu öğret ona...
                    Aylin Kotil, Cumhuriyet Gazetesi- 23 Mayıs 2004
                                  (Anne baba eğitim bloğundan alıntıdır.)

..............................................................................................................................................................................................................................

Büyüyen Çocuğumuz ve Gelişen Cinselliği

Tarih 07 Şubat 2010, 15:26 Editör AHMET EYUP BAKİ
Çocukluk ve ergenlik dönemindeki pek çok yaşantı, yetişkinlik dönemdeki cinsel yaşamı önemli ölçüde etkilemekte, hatta bireyin yaşamına damgasını vurmaktadır.
  İnsan bütünsel bir varlıktır. Cinsellik onun çok önemli ve ayrılmaz parçasıdır. Sanıldığı gibi cinsel farkındalık ergenlik çağında değil, çok erken çocukluk dönemlerinden itibaren gelişmeye başlar. Sağlıklı bir gelişimin sağlanabilmesi için cinsellikle ilgili merakın bastırılması, yok sayılması değil, bilinçli bir biçimde yanıtlanması,  yönlendirilmesi ve eğitilmesi gerekmektedir.
 Çocukluk ve ergenlik dönemindeki pek çok yaşantı, yetişkinlik dönemdeki cinsel yaşamı önemli ölçüde etkilemekte, hatta bireyin yaşamına damgasını vurmaktadır.

0–3 yaş dönemi
Cinsel gelişim doğumla birlikte başlar, çocuk öncelikle kendi bedenini tanır ve keşfeder. İlk cinsel içerikli duyguların 18–25 aylar civarında ‘tuvalet eğitimi’ ile başladığı söylenebilir. Tuvalet eğitimi ile birlikte çocuk cinsel organını tanır ve ‘haz’ duygusu ile tanışır. 3 yaşına kadar çocuğun merakı daha çok kendi bedeni üzerindedir. Henüz karşı cins ayrımını edinmemiştir.
Tamamen anneye bağımlı yaşar ve sağlıklı olanda budur, bu dönemde anne veya sürekli bakımını üstlenen kişi kimse, çocuğun ona sağlıklı bir şekilde bağlanması gerekir, o yüzden eğer anne çalışmak durumundaysa çocuğa bakacak kişinin çok fazla değişmemesi gerekmektedir…

3–6 yaş dönemi
Sözel olarak kendini ifade edebilen çocuk, cinsel gelişimle ilgili sorular sorar. İki farklı cinsiyetin farkına varır. Bu dönem çocuğun sosyalleştiği ve karşı cinsin  farkına vardığı dönemdir. Oyun dönemidir. Oyunlarının bir kısmı cinsel merakını gidermeye yöneliktir.

DOKTORCULUK: Çocuklar yaşları gereği çok hassatır ve çok hastalanırlar dolayısıyla da daha fazla doktora giderler. Bu durumun yaşanması sonucunda çocuklar arasında ``doktorculuk´´ oyunu yaygınlaşmaya başlar. Doktorun muayene edebilmesi için vücudunu açması gerektiğini öğrenmiştir ve bu oyunla çocuk karşı cinsi muayene ederek, onun bedenini tanımaya çalışır.

EVCİLİK: Çocuğun kısaca hayatı oynadığı, tanıdığı, yetişkin rollerini taklit ettiği, günlük hayat içinde yer alan rolleri üstlenip öğrenmeye çalıştığı bir oyundur. Diğer tüm çocuk oyunları gibi bu oyunda çocukla ilgili bize pek çok bilgi verir. Çocuğun sağlıklı bir model oluşturup oluşturamadığını, ebeynlerinden beklentilerini ve sıkıntılarını farkına varmadan aktardığı çok önemli bir oyundur. Bazı anne ve babalar erkek çocuklarının bu tür oyunlar oynamalarından rahatsızlık duyarlar ancak bu tür oyunlar çocukla ilgili en sağlıklı bilgi edinme kaynağıdır iyi gözlemleyip doğru modeller edindiğini fark ettiğiniz sürece hiçbir sorun yoktur.
Yani evcilik oyunu size bir ayna tutmaktadır…

SAKİN YERLERDE BİRBİRİNİ İNCELEME: Çocuklar bir dolabın arkasında, kapı arkasında ya da boş mekânlarda birbirlerinin vücutlarını inceleyebilir. Tamamen çocukça bir meraktan kaynaklanan bu masum oyun bazı ebeynler tarafından fark edildiğinde müthiş bir endişe başlar, bu durum çocukların merakını daha da fazla uyandırmaktan başka hiçbir işe yaramaz…
Böyle bir durumla karşılaştığınızda gayet rahat ve sakin karşılayarak ``Sanırım birbirinizin vücudunu merak ettiniz. Hemen üzerinizi giyinin, ben size resimlerle anlatayım.´´ demeniz en uygun yoldur…

ARGO VE UYGUN OLMAYAN SÖZ SÖYLEME: Çocukların, günlük konuşma dilinden farklı olan bu sözcüklerin başkalarınca onaylanmadığı bilincine ulaşmaları uzun sürmez, ancak yine de söyleme eğilimi gösterir, çocuğu tenkit etmek yerine uygun model olmak gerekmektedir, hiçbir şekilde gülmez ve onaylamazsanız çocuk kendiliğinden unutacaktır…

KARŞI CİNSE ÖZGÜ TAVIR VE DAVRANIŞ SERGİLEME: Bu tür davranışlar kısa süreli olduğunda kaygı duyulmasına gerek yoktur. Sadece merak unsuru olarak algılanmalıdır. Fakat bu davranışlar uzun süre devam ederse ve kendi cinsine özgü davranışlar sönmeye başlarsa, çocuk dikkatle incelenmeli, gereken önlemler alınmalıdır.

MASTÜRBASYON: El ile ya da başka bir nesne ile cinsel organlara dokunmak ve bundan zevk almaktır. Bazen bu durum küçük çocuklarda da görülebilmektedir, bacakları yanda oturur vaziyette yere sürtünerek, bir oyuncağına sürtünerek veya başka sert bir zemine sürtünmek suretiyle cinsel organlarını uyarabilmektedirler. Aile bu durum karşısında anormal tepkiler vermemelidir. Mastürbasyon doğal bir durumdur ancak çocuklar için mastürbasyon yolunda gitmeyen bazı şeylerinde habercisi olabilir. Örneğin anne- baba geçimsizliği veya çocuğa yeteri kadar ilgi ve sevgi gösterilmemesi gibi durumlarda çocuk bu davranışta bulunarak hem kendi içinde haz duygusunu yaşar hem de yalnızlığa tepkisini gösterir. Kendi içinde yaşayarak keşfettiği haz duygusu kesinlikle bir erişkin cinselliğiyle kıyaslanmamalıdır, bir süre görmezden gelip sıkıntısını keşfetmeye çalışın eğer sürekli hale gelirse bir uzmandan yardım almak gerekebilir…

      Özetini yaptığımız 0–6 yaşa arası dönem insan hayatının temel taşlarının oluştuğu bir dönemdir, bu dönemdeki olumsuz ebeyn tutumları bir insanın yetişkinlikte çok farklı psikolojik sorunlar ve hatta cinsel işlev bozukluğu yaşamasına neden olabilmektedir. Oysa çok basit 4 temel kuralı anne babalar uyguladığı sürece çocuk bu dönemini mutlu ve sorunsuz atlata bilir.
    Sevgili hocam Cem Keçe bu dört temel kuralı şu şekilde sıralamıştır;

DÖRT TEMEL KURAL

·                    Kız çocuk ise anneyle, erkek çocuk ise babayla kaliteli zaman geçirmesi,
·                    Anne ve babanın birbirine olan sevgisini ve saygısını çocuğun gerçek anlamda hissetmesi ve görmesi,
·                    Annenin çocuğu bağımsız bırakabilmesi,
·                    Çocuğun karşı cins akranlarıyla aynı sosyal ortamda paylaşımda bulunması…


6–12 yaş dönemi

 Çocuk cinsel kimliğine özgü toplumsal rol ve davranışları geliştirmektedir. Cinsel enerji vücutta bir bölgede yoğunlaşmamaktadır. Cinsel dürtüler nispeten gizil durumdadır, yani yok olmamıştır.
Çocuk cinsel konulara ilgisini belli etmez, akılca biraz daha geliştikleri ve olgunlaştıkları için cinsellikle ilgili davranışlarında daha dikkatli ve kontrollüdürler.
İlgisi genellikle arkadaş çevresi ve oyuna yönelmektedir. Oyun grupları ise hemcinslerinden oluşmaktadır. Kızlar kızlarla, erkekler de erkeklerle oynama eğilimine sahiptir.
Bu dönemlerde, özellikle erkek çocuklarda küfürlü, kaba sözlere ilgi duyulabilir. Ufak tefek flörtleşmeler olabilir, bu duygu en yakın arkadaş ile bazen de anne ile paylaşılır.

CİNSEL EĞİTİM

Doğumdan başlayarak ergenlik dönemine kadar olan bir dönemi kapsamaktadır. Çocukların cinsel girişimlerini takip etmek, kız veya erkek rollerini kabul etmesine, kendi cinsinin özelliklerini ve karşı cinsin özellikleri ile bir bütün içinde yaşamasına yardımcı olmak amacıyla verilen bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmalarıdır.

CİNSEL EĞİTİMİN ÖNEMİ

Çocuk kendi cinsinin özelliklerini öğrenir ve cinsiyet rollerini kazanmaya başlar. Kendi bedenini tanır, bedeninde oluşabilecek değişimlere kendini hazırlar. Karşı cinsi tanır ve farklılıkları kabul eder. İlişkilerinde sağlıklı ve dengeli olur. Sorularının yanıtlarını yanlış yerlerden ve çarpıtılmış şekliyle öğrenmez. Kendi bedenini kabullenir ve kendine saygı duyar.

CİNSEL EĞİTİM VERİLİRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN KURALLAR

·        Doğru zaman
·        Uygun ortam
·        Çocuğu ve gelişim özelliklerini bilme
·        Soruyu anlama
·        Tam olarak neyi merak ettiğini anlama
·        Yeteri kadar bilgi verme
·        Uygun şekilde yönlendirme
·        Açık iletişim

UNUTMAYIN ÖNEMLİ OLAN…

·        Çocuk ne soruyor?
·        Nasıl yanıtlamalıyım?
·        Ne kadar yanıtlamalıyım?

YANLIŞ AİLE MODELLERİ
·        OTORİTER AİLE
·        AŞIRI HOŞGÖRÜLÜ AİLE
·        TUTARSIZ AİLE
·        İLGİSİZ AİLE

DOĞRU AİLE MODELİ
·        DEMOKRATİK AİLE:
 -Sevgi, saygı ve güven önceliklidir.
 -Ailede uyulması gereken kurallar vardır.
- Kurallar mantıklıdır ve konulma gerekçeleri mutlaka açıklanır.
 -Kurallara uyulmadığında ceza/ disiplin vardır.
 -Aile içi kararlara tüm aile üyeleri katılır.
 -Karar verme ve problem çözme aşamaları birlikte gerçekleştirilir.
 -Ailevi değerleri ve toplumsal değerler çocuğa verilir.
Hangi Sorunlar İçin Uzmana Danışmalı?
·        Bebeklikten başlayarak annenin ve babanın çocuklarının ruhsal sağlığı ve gelişimleri ile ilgili her türlü endişe, kaygı ve soruları olduğunda,
·        Aileye katılacak bir kardeş beklendiğinde,
·        Kardeş kıskançlığının fiziksel zarar verme boyutlarına ulaşıldığı durumlarda,
·        Anneden ayrılamama- anne bağımlılığı durumlarında,
·        Her türlü uyku sorunu yaşanılan durumlarda ( geç uyuma, uykuya dalamama, kâbuslar, anne-babanın yatağını paylaşma vb)
·        Yemek yeme problemlerinde ( iştahsızlık, yemek seçme, kendi başına yemek yiyememe, masada oturarak yememe, televizyon karşısında yemek yeme, yiyeceği ağızda tutma, yemekten sonra kusma vb.)
·        Tuvalet alışkanlığı edindirme dönemi sorunları,
·        Oyun grubu veya okul öncesi eğitime hazır olma ve kurum seçimi,
·        Uyum güçlükleri,
·        Arkadaşlarla ilgili sorunlar,
  • Öfke, kaygı ve korkular yaşıyorsa…

Hangi Sorunlar İçin Ergen Danışmanlığı ve Terapisi Alınmalıdır?
·        Aile ilişkilerinde ergenlerle problem yaşanan her durumda
·        Ergenlerde sınırların belirlenmesi gerekliliğinde
·        Karşı cinsle yaşanan sorunlarda
·        Kimlik oluşturma problemlerinde
·        Arkadaş ilişkilerinde sorun yaşandığında
·        Uyum güçlükleri yaşandığında
·        Stresle başa çıkma zorluklarında
·        Karar verme süreçlerinde danışmanlık gerektiğinde
·        Sınavlara hazırlanan ergenlerin desteğe ihtiyaç duydukları dönemlerde
·        Okulda yaşanan sorunlarda...

Eğitim makaleleri sitesinden alıntıdr...
                                                          Yaşam Yanardağ ÇELİK     PSİKOLOG/CİNSEL TERAPİST
................................................................................................................................................................